.

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE&HER TÜRK ASKER DOĞAR

28 Şubat 2010 Pazar

NEWBAHARCA


          İlçeye inen toprak yolumuz. Virajı dönünce yokuş aşağı iniliyor. Zor değil bana göre bu yolu gitmek. Topu topu hızlı adımlarla 20 dk. gidiyorum. Az sonra da bu yoldan geçip ilçeye, ordan da şehre gideceğim. Ama bugün sis var, biraz korkuyorum açıkçası.
          Yürüyüş için ideal. Bu aralar yürümeye gayret etsekte arkadaşla, iki gündür sisten çıkamıyoruz. Malum, şurda yaza ne kaldı, fazla kilolardan kurtulmak gerek.
Bu yürüyüş yolunu bir daha nerde bulurum bilmem. Hele birde baharda açan orman gülleriyle süslendi miii, Newbahar yürümekten büyük keyif alır.
       Belki Rafi de gelir benimle. O yanımda olursa pek korkacağımı sanmıyorum. Bu aralar onunda canı sıkkın. Köpeklerin çiftleşme zamanı olduğu için uzaklara gidiyor ve başka köpekler tarafından yaralanıyor. Eskisi gibi tadı yok Rafi'nin...

                        

         Ara sıra koyun sürüleri geçer. Pek az insan uğrar buralara. Kışın domuzlar çöplerimizi eşelemeye gelir, ilçe halkı domuz avına çıkar.
         Doyamadığım bir manzarası var buraların. Hep tadı damağımda kalacak dediğim cinsten. Her türlü hava olayına şahit oluyor insan. Heleki sise bayılıyorum.

              Baharda pek çok kez gökkuşağı görmek mümkün. Öyle bir çıkar ki, şu gördüğünüz sisin yerini alır ebem kuşağı. Ömrünüzde hiç görmediğiniz kadar canlı renkleri vardır. Uzansanız tutuverecek gibi...

Seviyorum buraları, tüm yalnızlığıma, kasvetime, bomboş geçen günlerime rağmen seviyorum.


27 Şubat 2010 Cumartesi

Karadenizli Nine


           Bu resmi seviyorum.

         Bu yaşlı teyzeyi fotoğrafladığım gün, şimdi bulunduğum sisli dağları gördüğümün ilk günüydü.
Şehir merkezinden yaylaya dönen yolun sık virajlı kesimlerini geçip, soluklanmak için tek katlı bir yayla evinin kenarında durduk. Bizi bu teyze ve lastik pabuçları görünen oğlu, gelini karşıladı. Birer bardak sularını içip, yolumuza devam ettik.
          ''Bak'' dedi eşim..
          ''Şu karşıda ki sisli dağı görüyor musun? İşte oraya gidiyoruz''

          


KAVRUN-VOLKAN KONAK-SULAR AKAR DOLDURUR-WWW.KAVRUN.TR.GG
Yükleyen CAKUTLU. - Öne çıkan müzik videolarını izleyin.

26 Şubat 2010 Cuma

NEWBAHARCA

         
         Bugün, dağdan indik şehre. Sabah her zaman ki gibi çocukları okula postaladıktan sonra, bana göre sabahın köründe elektrikli süpürgeyi açıp evcazımı bir güzel süpürdüm.
Newbaharın olağan günlerinden değildi bugün. Bu kez öğlene kadar TV karşısında devrilip uyumadım:) Yani tembellik yapmadım.
Yerleride bir güzel sildim, oğluşlarıma okuldan geldikleri zaman yezinler diye bisküvili, kremşantili ve muzlu pasta yaptım. Saçlarımı yıkayıp, fönleyip, azıcıkda süslendim:)
           Hava bahar havası, güneş pırıl pırıl, şehir beni çağırıyor. İlçeye inen toprak yolumuz uzun zamandan sonra çamursuz, rüzgarsız...
Nihayet saat 11 de kalkacak otobüsteyiz arkadaşla. Otobüsümüz tıngır mıngır virajlı yolları arşınlarken ben cama yapışmış etrafı seyrediyorum. Fındık ağaçları yapraklanmaya başlamış, toprakta sarılı morlu bahar çiçekleri açmış.
Enfes bir manzara hakim Melet ırmağı kıyısında. Melet Irmağına kadar yokuş aşağı iniyoruz, sonrasında yukarı tırmanıp tepeler aşıyoruz.
Veeee nihayet 1 saatlik yolculuktan sonra şehirdeyiz. Her yer insan kaynıyor, vitrinler kışlıkları atmış. İndirim mi bindirim mi olduğu belli olmayan fiyatlar beni şaşırtıyor.
          Yolumuzun üzerinde ki her mağazaya başımızı sokmadan, bir kaç pantolon vs. denemeden çıkmıyoruz. Binbir çeşit ürünlerin olduğu dükkanları talan ediyoruz, züccaciye reyonları hayli oyalıyor. Birşey almasakta, bakıyoruz aval aval.
           Dağda yaşayıpta, şehre inince böyle oluyor. Sevindirik oluyor insan, gökgörmedikler gibi her bi şeye dadanıyor:)
Kimi dükkanlar kapanmış, kimi yeni açmış. ''Aaaa şunun yerinde bu vardı, şunun adı değişmiş vs. vs.''
              Bir sahile inemedik, vakit yetmedi. Yeterdi ama malum dağda oturuyoruz, çoluk çocuk akşama ne yiyecek!
Velhasıl 15 arabasına koşturmaca yetiştik. Ve şehre hoşçakal!
              Gezmek iyi geldi Newbahara. İçimde ki kasvet biraz olsun dağıldı. Yarın hafta sonu. Biliyorum nasıl ruhsuz geçeceğini.
              İnsan, arada bir alıp başını gidebilmeli. Aklının takıldığı herşeyi silmeli hayatından, kırgınlıklarını yok saymalı, önemsenmediğini kafaya takmamalı.
Olmuyor işte, biliyorum. An geliyor, başkalarının planlarına uymak zorunda kalıyorsun. İstemesende bazı şeyler iraden dışında gelişiyor, anlatması zor olan bazı konularda ayıya dayı demek zorunda kalıyorsun.
            İnsan, arada alıp başını gidemiyor, gidemiyor.