.

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE&HER TÜRK ASKER DOĞAR

20 Nisan 2012 Cuma

İNSAN NELERE ALIŞIYOR ZAMAN İÇİNDE!...

     Facebook'un zamansız gelen zaman tüneline alışmaya çalışırken şimdi de blogger kendini yenilemiş.
Kendi bloğumu güç bela bulmuşken bir kaç satır yazacağım.

      Dört ayaklı sevgililerime bir yuva bulamadım henüz. Öte yandan konu komşu ''bunlar büyümüş artık, sokakta yaşayabilirler, sokağa bırak'' demeleri artmaya başladı.
Çünkü pisiciklerim kapı zili duydular mı kapıda dikilip, kapının açılmasıyla pırrr dışarı, merdivene atıyorlar kendilerini. Hatta bugün merdiven gezintilerini iyice abartıp, Kontesim bodruma indi.
Haliyle merdivenlerde çok gezindikleri için komşular da çok görüyorlar. Hatta birinci katta ki Ratıp Abi kedileri tanımadığı için sokak kapısının önüne taş koydu az daha sokağa kaçacaklardı. Nasıl uçtuysam kalan 5 basamağı, kapyı kapatıverdim.

     Karamelim bilgisayar delisi, illaki ben başına oturunca oda kucağıma gelip patisini ve başını masaya dayayıp beni izliyor. Arada kafasını çevirip yüzüme bir bakıyor ki öpücüklere boğuyorum o zaman.
Üzerime bir pike alıp koltuğa uzandığım zaman koluma gelip yatıyor.

     Nasıl seviyorum onları, daha fazla yazamayacağım. Ayrılmak düşüncesi içime oturdu yine :(

                                              Böyle çirkin uyuyan bir kedi gördünüz mü?

6 Nisan 2012 Cuma

ÖYLE İŞTE...



Önceki yazımdan farklı birşeyler yazmayacağım yine. Evde kedilerim ve ben...
Çocuklar okulda, ben evde, hep evde. Eskiden bir yerlere gidememekten yakınırdım şimdi evden çıkasım gelmiyor.
Sanırım biraz ev işi yapacak Newbahar.
Az önce çocukların pijamalarına yapışmış kedi tüylerini temizledim. Temizlerken hiç şikayet etmedim. Halıda desenlerin rengini değiştirecek kadar çok tüy yumakları.
Aldırmıyorum. Belki çoğu için tiksindirici bir durumdur. Anlamıyorum onları, onlarda beni anlayamazlar elbet.
Klavyenin üzerindeki tüyler bir üfleyişte masanın üzerine dağıldı.
Karamel yavaş yavaş mırlayarak bana doğru geliyor. Hah işte masa sandalyelerinin canına okumakmış niyeti. Tırnaklar ard ardına seri halinde kumaşı tırmalıyor, ohhhh yarasın!
Aldırmıyorum, nasıl olsa yenilerini alıcam. (inşallah)
Balkona kumlarını dökmüşler, sanırsınız dağlar deliyorlar, öyle bir eşeliyorlar işte.
Aldırmıyorum.
Nasıl olsa süpür, iki kova su dök temizlenir. Zaten balkon sefası için erken daha. Geçen yaz onları bulduktan sonra eylül gibi zamanımı balkonda geçirirdim. Kucağıma bile tırmanamazlardı, masaya koyardım inemezlerdi. Öyle mini minilerdi işte. Boyunlarına kırmızı kurdeladan boncuklu bir bileklik takmıştım, ne çok yakışıyordu.
Şimdi boyunları kalınlaştı, tontiş oldular yumurta yiye yiye. Bizler bile bu kadar düzenli beslenmiyoruz be!

heyyy şiirlerim nerde benim, şiirlerim, şiirlerim........

5 Nisan 2012 Perşembe

NEWBAHARCA...

Canım hayli sıkkın bu günlerde. Zaman hızlı ve yoğun ve üzücü geçiyor benim için. Kalan son 3 ayın derdindyim ben. Veee mayısta belli olacak yeni görev yerimizin!
Öte yandan kontesime ve karamelime yeni bir yuva bulamadım. Karamel yine kucağımda bir yandan parmaklarımı emiyor, bir yandan kafasını çrvirip yüzüme bakıyor. Tüm bu yazdıklarımı tek elle yazıyorum bu yüzden.
Dün şehit olan üstteğmenimiz eşimin arkadaşıydı. Dün bir kez daha yandı ana yüreği, bizim yüreğimiz.
Alla rahmet eylesin ve ailesine sabır versin.
Ülkem için üzülüyorum. Daha kötü günler bizi bekliyor, o kadar umutsuzum işte.
Cumartesi günü fen lisesinin tanışma çayı var. Oldum olası böyle çaylardan, günlerden, protokolün olup kasım kasım kasılınan askeri törenlerden nefret ederim.
Bu şehit haberinin üzerine çaya katılmak istemiyorum. Alperen gitmemi çok istiyor, biraz sosyalleş anne diyor ama bir anlayabilse!
Eşim taaaa oralarda iken ben buralarda eğlenemem.
Hava bugün kapalı. Sabah çıktığım keyifsiz yürüyüşü kısa kestim. Zaten tartı beni şaşırttı. Kesin pili zayıfladı o yüzden fazla gösterdi.
Alperen dünden beri grip, Levonun canı sıkkın. Anneleri onlara belli etmesede mutsuz, düşünceli, karamsar...
Evi süpürmek lazım, derlemek toplamak lazım. Amaaaannn sanki kapıyı çalıp ''nasılsın'' diyen mi var.
Pazardan bir sürü saksı aldım. Çiçeklerie saksıları dar geliyor artık. Ama toprağım yok, onlarda öylece kaldı.
Karamel kucağımda uykuya daldı. Bi öpücük kondurdum kafasına, bana mısın demedi. Bu kediler benim onları mıncıklamamave öpücüklere boğmama alışıklar. Ve benimle uyumaya...
Karamelim battaniyenin içine girip kafasını koluma koyar ve uyur, patilerini kıvırır bağrıma doğru.
ısıtırlar beni, sımsıcak.