.

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE&HER TÜRK ASKER DOĞAR

23 Şubat 2011 Çarşamba

SILA



Köy kokuyordu!...


Dağınık saçlarına dolanan rüzgarın nefesi.

Çamur bulaşmış adımlarında,

Çocukluğunun derin izleri var, her adımda ağlayan!

Uzuyordu!

Geçmişe uzuyordu gidemediği yollar

Tutunamadığı dallar

Kırılıyordu en u/mutlu yerinden.

Yoruluyordu, yoğruluyordu zamanın harmanında

Koşturdukca nefes nefese

Kanatları olsa uçacaktı...

Konacaktı bozlak havalı topraklara.

7 Şubat 2011 Pazartesi

HAYATIMIN DOLULUK ORANI!...

     

      Alışık değildim ben,
Böylesine dolu, böylesine yorgun, böylesine mutlu olmaya belkide! İlginç geliyor son 7 aydır yaşadığım hayat, halen alışmaya çalıştığım alışkanlıklarım var.

Geçen hafta yar geldi. Yarin gelişi süpriz oldu, beklenen günden önce çıka geldi. Çoluk çocuk ağzımız kulaklarımızda sevindik, sevindik, sevindik.
     Çarşamba İzmir yollarına düştük, oğluşun dershaneyi astık, kendimizi İzmirde özel bir hastanenin muayene odasında bulduk. Ufaklığın yıllardan beri başımıza dert olan -cik li iri bademlerini ve geniz etlerini aldırdık.
Zamanı kısa olan bu operasyon Cuma günü oldu ve ben o gün oğluşu öyle görünce çok fena oldum.
Neyse bahsedip canımı sıkmak istemiyorum.
    
     Dün akşamüstü evimizdeydik. Evim gibisi yok. Oğluş çok iyi ve iştahı yerinde. İnşaallah ikinci dönem bomba gibi bir Levent olacak.

     Uzun zamandır kanser hastası olan genç akrabam vefat etti. Geride üç çocuk, tembel bir eş bırakarak.

     Hava güzel, sımsıcak. Hayat bugünlerde güzel, iyi ve yolunda gidiyor. Bloglarda da herşey yolunda. Dostlar yazıyorda yazıyor, okuyorum özlemle ve iştahla. Haykırış Baba yine ortada yok, halen meraktayım.

     Herkese selamlar Newbahardan