.

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE&HER TÜRK ASKER DOĞAR

22 Kasım 2014 Cumartesi

Şiir olabilmeli...

Yağmurdan sonrasına yetişebilmeli insan!
Soluksuz koşmalı mesela
Henüz ıslak iken.
Soluksuz ara vermeden okumalı
Hayata dair romanı.
Yağmurdan sonrasına tutunabilmeli insan!
Şevki harab olsa bile
Çiğ damlaların buğusunda
Salınabilmeli.
Belki bir kaç adımda çamura
Bata çıka ilerlemeli!..

Yağmurdan sonra zamana,
Sığınabilmeli insan!
Henüz bulut dağılmadan
Güneşi sevebilmeli.

Newbahar-15.11

26 Temmuz 2014 Cumartesi

GENETİK MİRAS


       İnsanlarının karaktersiz olduğu bu yere mevlam güzel bir göl vermiş. Oysa onlar gölü hiç hak etmiyorlar.
Ramazan şenlikleri denen şey ne garip! Gündüz oruç tutup tutmadıkları belli olmayan insanlar, gece olunca sahura kadar göl kenarında çekirdek çitleyip, haşlanmış mısır yiyip sergileri geziyorlar.
Normal zamanlarda dahi onların çekirdek yemelerine alışmamışken şimdi on misli fazlasıyla yerler çekirdek kabuğundan geçilmiyor. Bu pis ortam beni fazlasıyla gerdi.

       Uzaktaydım... 1 ay oldu evimden ayrılalı. Bir haftadır temizlik senfonisine kapılmış gidiyorum. Normalde olması gereken bayrama yaklaşınca adı Bayram temizliğine çıktı. Hayır hayır, inanın bayram temizliği değil.
Zaten gelmesini hiç istemediğim bayram, bayram ziyaretleri, zorunlu ikramlar hiç bana göre değil.

       Neden o kadar çok uzak kaldı Newbahar?

        Yıllar öncesinden başıma gelecekleri bilip bilip yaptırdığım ve her seferinde normal çıkan troid hormonları beni ve doktorları kandırıyormuş. Boynumda yıldan yıla büyüyen nodüller nihayet herkesin gözüne çarpınca ve saklaması güç hale gelince ve olağan sandığım sinir, depresyon, uyku hallerim çekilmez olunca Canözüm ün baskısıyla kendimi hastanede buluverdim.
Nihayetinde doktorun görür görmez ''alınması lazım, ameliyat'' demesiyle de kendimi ameliyat masasında buldum. Anacığım da bilmem kaç sene evvel bu ameliyatı olmuştu. Ve teyzelerim de!

           Genetik mirasın zeka, beceri, yetenek olmaması ne can sıkıcı bir durum. Bula bula nodüller buluyor beni. Şimdi boynumda ince bi çentik. Çentik dedim ama daha doğrusu ne diyeceğimi bilemedim.
Geçer mi geçmez mi bilemem! Braz pahalıcaya alınmış merhemi kullandıkça doktor geçeceğini söyledi.

            Şimdi sırada ne var!! Babaanneden alzhemier falan olmasın sakın!

            Öyle olacaksa aklım başımdan gitmeden ölmek isterim.

            Newbahar

     

25 Temmuz 2014 Cuma

RUHUMU ŞİİR KAPTI

Tütün kokusuydu ellerin
Konuşunca felsefik laflar ederdin,
Anlamazdım.
İnsandan yoksun kalmış
Issız bir manzaraydın
Ben seyrederdim.

Yorgun bir amaleydin sanki,
Kitapların vardı
Her bakışında özetini çıkarttığım.
Allı güllü bir bahçenin yamacında gibi
Kitap tarlaların
Dermeye kıyamazdın.

Üzerine sonbahar hırkası giydin
Bahçende sayfa sayfa uçuşan ömür
Anlatıyordu hikayeni
Anlatıyordu felsefeden bir adam!
Ve gidiyordun...
Tütün kokusunu bana bırakıp
Deremediğin sayfa buğdayları
Hasada ermeden
Gidiyordun.

Okurdun adam!
Yazardın.
Gözlerinde bitiremediğim özetler
Ölürdün adam.


Newbahar

      Epey olmuş evimden uzakta! Sessizce örülmüş ağları benden başka gören yok. 
Kapımı çalmış kalemimin incisi, yorumlarında çok şey var!

Yoktum ki ben! Kaybolmuştu Newbahar. Hani şu facebook var ya, birde kendinden akıllı cep telefonu. Elimde cep, kahvede oyun oynayan boş adamlar gibi internette fink atıyordum. Öyle uzun zaman olmuş ki 7-8 denemeden sonra şifremi anca hatırlayabildim.

Akşam akşam buradayım işte. Belki bu kez gitmem. Gitsem bile çabuk dönerim. Umarım!

Newbahar


29 Mayıs 2014 Perşembe



Balkonum...
Dört saksı kedi tırnağım
Oturmuşum sandalyeye
Sokağı tarayan bakışlarım.
Karşı evin bahçesinde açmış
Çingene pembesi güller,
Sokak lambası ışığında 
Uçuşan güveler.
Ve gündüzden beslediğim
Kirli kedi tek canlı
Ruhsuz sokağı var yapan
Durağan arabalar
Vefasız insanlar.
Kime sorsan meşguliyet
Kime sorsan "iyiyim"
Oysa gecede sokak
Aydınlatıyor loş bir ışık.


Newbahar