.

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE&HER TÜRK ASKER DOĞAR

25 Ekim 2010 Pazartesi

Konferans ve Reklam!



    Kalp kalbe karşı...

    Ayne öyle be ya! Dostu düşünürken dost aradı, aklımda kalan şen kahkahalar.

    Grip destursuz girmişken açamadığım gözlerimi anca araladım. Kafam kazan gibi, ortalık bulamaca dönmüş toplanmayı bekliyor. İyiki dün bu kadar kötü değildim yoksa nerden giderdim konferansa.

     Üstün Hocanın Küçük Şeyler Akademisi adlı okul öncesi eğitim veren okulları varmış. Yarım saatlik slaytla bu okulların inciğini cıncığını öğrenmiş oldum.

      Üstün Hocanın neler anlattığını uzun uzadıya anlatmak istemiyorum. TRT de yayınlanan küçük şeyleri izleyenler zaten biliyorlardır. Bildiğimizin dışında pek bişey öğrenemedim desem!

Hatta Üstün Hoca klasik barbunya anısını yine anlatınca şaştım kaldım desem!
 (Alttaki yazıyı int.ten buldum. Her konferansta anlattığı gibi aynı konuları, aynı örneklerle bizlerede anlattı)

Davet her davet eden bayan için birçok hazırlık çalışmasını gerektirir. Barbunyasız davet olmaz. Korkulur aksinden. Ama her defasında kimse yemez kalır, o başka. Belki davet için mantı da yapılmışır. Misafirler gelir. Mantı sunulur. Etli yemek, salata, pilav vs. yenir. Arada bir hanımın sesi duyulur „barbunya da var“, davetlilerden yanıtlar eşzamanlı geldiği için söylenilenler pek anlaşılmaz. Yemek biter, sofra toplanirken veya davetliler gittikten sonra evin hanımı düşünceli „bu da yenmedi“ veya „canim barbunyayı kimse yemedi“ der.



Ertesi gün sabahtan propoganda başlar „akşama barbunya da var“ der hanım.


Başka bir davet hazırlıkları: Hanım davet hazırlıkları yükü altındadır, ateş püskürür. Erkek tanır, zamanında arazi olur, ateş menzili dışina çikar. Çocuklar henüz tam alışmadıkları için ilk azarı işitirler „basmayın oraya! “. Oturmak isterler „oturmayın! “ havada mi kalsınlar?


Hazırlıklar biter veya bitmez, davetliler gelir, yemekler iyi olmuştur, evin erkeği coşar o da bir katkıda bulunarak başarının daha da büyük olmasına hizmet arzusuyla „sütlaci da getir çok iyi olmuştu“ diye iki üç gün önce yapılmış ve belki iki kişiye yetecek miktarda artmış eskimiş sütlacı sunmaya kalkar. Bu ev hanımına o anda indirilen bir darbedir…

Bir de tuvaletlere eskort yapılır ki, bunu ne amerikada ne de avrupada görebilirsiniz. 40 yaşindaki adamla tuvaletin kapısına birlikte gelinir, hatta tam kapı kapanırken itilerek açılir bir baş uzanır ve sabun veya havlunun nerede olabileceğinı gösterir. Zira ev sahibi yardım etmezse bir şey eksik kalır korkusundadır.


Şu bi gerçek ki kadınlara ve eşitliğe önem veriyor. Bu yüzden salonun yarısından fazlasının erkek olmasını dilerdim.
         
                   
     Güldürdü, düşündürdü. Alkışlandığı zamanlarda sağ elini göğsünün üzerine koyup, mütevazi tavırlarla kafa salladı ve gülümsedi.

      İyiki gitmişim.

      İnsanlarımız konferansa gitmeyi bilmiyorlar. Kapanmayan cep telefonları iğrenç zil sesleriyle çaldı ara ara.
Ben muhakkak okul toplantılarına, doktora vs yerlere giderken telefonumu kapatırım. Hatta otobüslerde açık olmasına izin verilirken ben yine kapatırım. Ne alemi var dimi milleti rahatsız etmenin!?

     Velhasıl Üstün Dökmen bize lazım. Gitmek lazım, dinlemek lazım. Hatta Paranız pulunuz varsa ve bulunduğunuz şehirde Küçük Şeyler Akademisi varsa çocuklarınızı göndermeniz lazım!

     Güzel bir hafta dilerim herkese.

  

6 yorum:

  1. Sayın Üstün Dökmen aslında ülkemiz için gerçekten bir nimet ve bence yeterince faydanılmıyor ne yazıkki.

    YanıtlaSil
  2. Anlaşılan değişen birşey yok küçük şeylerde, ben bi prof.tanıyorum tam 18 yıldır aynı fıkrayla konferans açıp kapatıyo. Değişik anlatsın istiyorum oysa ben, öyle birşey anlatsın ki ilk defa orda duyulsun konuşulanlar vs vs. Farkındayım. çok şey istiyorum.
    Geçmiş olsun, sıkıştırmalar için pardon anacım, dayanamadım n'apim.
    Cevapsız aramalar kraliçesine çevirdim adını.

    YanıtlaSil
  3. :))Ablacık zaten konferansın daha öncesini biliyorsan pek tatmin olamazsın.İlk kez dinleyen biri ağzı açık bir şekilde bakakalır.Kitaplarını ders kaynağı olarak kullanan,konferansında muhabbet etmiş birisi olarak onu iyi tanıdığımı düşünüyorum.Aynı şeyleri yine yeniden dinlemek de güzel...
    Bu arada insanlar dinlemeyi bilmiyorlar...Küçük çocuklara öğretmenleri kızmasın dinlemiyorlar diye:)

    YanıtlaSil
  4. Gidebildiğine sevindim Newbahar' cım. O tekrarlar kaçınılmaz sanırım. Belki örneklerde birkaç küçük değişiklik iyi olacakmış anladığım kadarıyla. Ama o kadar hoş şeyler ki tekrarları da zevkle izlenebilir.
    Ben de bu konferansların izleyenlerie büyük katkı sağlayacağına inananlardanım.

    YanıtlaSil
  5. Öğretilerin öğrencisi olmak çok güzel. Hayat sonsuza uzanırken sonlu bedene sahip insan; sonsuzluğu bu dünyada yakalasaydı eğer; bir yanı hep öğrenci kalırdı; öğrenmelerin, öğretilerin soylu hatırına...

    YanıtlaSil
  6. hayatı pozitif bir okadar da gerçek ele alıf zaten fıkra gibi yaşadığımız şu dünyada (ağlanacak halimize geleriz ya hep)ne çok ihtiyacımız var Üstün hoca gibi değerlere anlayabileceğimiz bir dille verdiği konferanslarının sayısını arttırmalı sayın hocamız ki biraz dik durabilelim çözümsüz gibi gördüklerimiz karşısında...sevgiler selamlar yolluyorum

    YanıtlaSil