.

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE&HER TÜRK ASKER DOĞAR

12 Ocak 2010 Salı

ADRES



Ben, şu Dağın Tepesinde ki evde oyuruyorum.

Hani var ya! ..
Şu toprak yolun en sonunda ki ev.
Bakma sen dik olduğuna, geze geze çıkarsın.
Biraz yorar adamı tırmanmak.
Ama ben alıştım! ...
Hem inmeye, hem çıkmaya.

Ben, şu dağın depesinde ki evdeyim.
Kime sorsan gösterir.
Evin görünmediğine aldanma! ..
Fındık ve kestane ağaçlarıyla korunaklıyım.

Şimdi mevsim sonbahar ...
Yapraklar dökülmekte.
Birkaç hafta sonra geleceksen,
çıplak ağaçlar arasında kolaylıkla görebilirsin.
Birde, topu topu iki tane telefon vericisi var.
Dedim ya ben en tepedeyim!
O yüzden buraya kurulmuş Vericiler.

Ben, şu dağın tepesindeyim,
Hani hep anlattığım yerdeyim.


Manzarasıda olmasa, efkarımı içeceğim kadeh kadeh.
Ben öyle yapmıyorum,
Sigaramın dumanında, salıyorum efkarımı sisli yamaçlara.

Geceleri ışıl ışıl oluyor eğer sis basmamışsa! ..
Tüm haneler açar ışıklarını, ben hepsini bir çırpıda görürüm.
Onlar çoğunlukla göremez beni.
Dedim ya diye tepedeyim! ..
Pek eksik olmaz sis başımdan.
Sisler içinde sis olurum, yok olurum, hiç olurum.


Ben, şu Dağın Tepesinde ki; Altın Pencereli evde oturuyorum.
Güneş batmak için son nefesini verirken, camlarıma yaldızını sürer ...
Niyetin gelmekse, akşam üzeri gel ...
Sorsan''altın Pencereli ev!''Diye,
sana gösterirler.

Dedim ya! ..
Dinlemedin mi beni?
Ben şu dağın başında ki Altın Pencereli Evde oturuyorum.

Geleceksen! ...
Akşam üzeri gel, Özlediğim yüzünü kap gel, sevincim ol gel.




Newbahar

6 yorum:

  1. Efendim, merhabalar, Bu yazınız neden Gelin yazınızın altında anlayamadım. Gelin'i okudum. Ama bu Adres'i hiç hatırlamıyorum. Kaçırdım mı yoksa, göremedim mi? Yoksa siz daha önce bunu hazırladınız da taslağa aldınız ve daha sonra da yayına mı soktunuz?

    Dağların tepesinde oturmak, Bu bir özlem midir?
    Yaşadığınız şehre hakim olmak... (idari değil görüntü açısından)Ve sonunda dağın başındaki altın pencereli eve gelecekse akşam üzeri, özlenen yüzü ile ve sevinç olmak üzere gelsin!...

    Bu güzel anlatımınız ile bizleri de özlemini duyduğumuz adreslere götürdünüz. Çok teşekkür ederim...

    Allah'a emanet olun ve sağlıcakla kalın.

    YanıtlaSil
  2. Merhabalar, ben bu yazı ile ilgili bir yanlışlığımı düzeltmek için geri geldim. Önceki yorumumda bu yazınızın "Gelin" yazısının altında olduğundan bahsetmiştim ya, bu durum kendi bloğumdaki arkadaşlar grubu öğelerinin gösterildiği yerde "Gelin" ile "adres" alt alta düşmüşler, oysa sizin bloğunuzda böyle değil, ben kendi bloğumdaki sıralamadan yola çıkarak adrese gelmiştim. Demek ki, bu adresi öyle ya da böyle zaten okumamış kaçırmışız.

    Bu yanlışlığımı düzeltir, özür dilerim.
    Allah'a emanet olun ve sağlıcakla kalın.

    YanıtlaSil
  3. Recep Baba, adres taslaklarımda kayıtlıydı ve dün akşam onu yayına aldım. Sonra gördüm ki son yazım yine gelin öyküsü. Adres, yeni yazdıklarımdan değil zaten, blogcuda yayınlamıştım. Teşekkür ederim ilginizden dolayı.
    Selamlar

    YanıtlaSil
  4. Efendim, merhabalar; Benim yazılarımın ya da şiirlerimin de birçoğu blogcuda yayınladıklarım. Tabi burada iken de birşeyler karaladım ama ekserisi blogcudaki çalışmalarım. Bir blogcu arkadaş var, öyle güzel disiplinli ki, tam haftası gelince yeni bir konu yayınlıyor ve yayınladığı yazısı tam bir hafta boyunca bloğunda kalıyor. Aslında öyle olmalı, arkadaşlara okumak için bir hafta süre verilmeli diye düşünüyorum.

    İyi akşamlar dilerim.

    YanıtlaSil
  5. Newbahar, yine çok güzel yine !Yüreğine sağlık..

    YanıtlaSil
  6. Blog ve disiplin...
    Bilmem ki Recep Baba! Bana uymuyor. İnsan dilediği zaman yazmalı, dileyen okumalı. Zaten blogların izlenmesindeki amaç bu değil mi?
    Yayına alınan yazıları takip edebiliyoruz, bizim yayınladıklarımızda takip ediliyor.
    E öyleyse kendimizi yazmamak için tutmaya gerek var mı:)
    Teşekkür ederim Çoban Yıldızı, sanırım bu aralar yoğunsunuz.
    Sevgi ve selamlar

    YanıtlaSil